Franz Kafka'nın "Dönüşüm" adlı eseri, modern edebiyatın en önemli yapıtlarından biridir ve varoluşçuluk, yabancılaşma ve toplum eleştirisi gibi derin temaları işler. Hikaye, seyahat eden bir pazarlamacı olan Gregor Samsa'nın bir sabah uyandığında devasa bir böceğe dönüşmesiyle başlar. Bu ani ve tuhaf değişim, Gregor'un ailesi ve toplumla olan ilişkilerini kökten değiştirir. Eser, fiziksel bir dönüşümün ötesinde, bireyin kimlik bunalımı, aile bağları ve modern dünyanın anlamsızlığı gibi evrensel temaları sorgular. Gregor'un böceğe dönüşmesi, onun toplum içindeki yerini ve anlamını yitirmesiyle sonuçlanır. Ailesi başlangıçta Gregor'a yardım etmeye çalışsa da, zamanla ondan uzaklaşır ve onun varlığı bir yük haline gelir. Kafka, bu durum aracılığıyla kapitalist toplumun insanları nasıl sömürdüğünü ve bireyselliği nasıl yok ettiğini eleştirir. Eserin teması, insanın kendi özünden uzaklaşması, yabancılaşması ve modern yaşamın getirdiği anlamsızlık duygusudur. Kafka, Gregor'un yaşadığı deneyimler aracılığıyla, bireyin toplum içindeki yerini, aile bağlarının karmaşıklığını ve insanın kendi kimliğiyle olan mücadelesini derinlemesine inceler. "Dönüşüm", aynı zamanda, insanın fiziksel ve ruhsal olarak nasıl değişebileceği, dış dünyanın baskısı altında nasıl ezilebileceği ve hayatta kalmak için nasıl mücadele edebileceği üzerine de bir düşünme denemesidir. Eserin hedef okur kitlesi, edebiyat ve felsefeye ilgi duyan, modern dünyanın karmaşıklığını ve insanın varoluşsal sorunlarını anlamaya çalışan geniş bir okuyucu kitlesidir. "Dönüşüm", alegorik anlatımı, sembollerle yüklü dili ve derin anlamlarıyla, okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eder. Eser, insan doğasının karanlık yönlerini, toplumun baskılarını ve bireyin içsel çatışmalarını cesurca ele alır. Bu nedenle, "Dönüşüm" sadece bir hikaye değil, aynı zamanda modern insanın varoluşsal durumunu anlatan bir başyapıttır. Benzer kitaplar arasında, Albert Camus'nün "Yabancı"sı, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı"sı ve Fyodor Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar"ı sayılabilir. Bu eserler de, bireyin toplumla olan ilişkisini, yabancılaşmayı ve varoluşsal sorgulamaları konu alır.

Franz Kafka, 20. yüzyılın en etkili yazarlarından biridir. 3 Temmuz 1883'te Prag'da doğmuş ve 3 Haziran 1924'te Avusturya'da ölmüştür. Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kafka, Almanca yazmış ve eserlerinde genellikle bireyin toplumla, bürokrasiyle ve aileyle olan karmaşık ilişkilerini işlemiştir. Kafka'nın yazım üslubu, özgün ve kendine hastır. Eserleri, gerçeküstücü öğeler, sembolizm ve alegori ile doludur. Karmaşık cümle yapıları, uzun tasvirler ve iç monologlar, Kafka'nın karakterlerinin iç dünyasını ve yaşadıkları çelişkileri yansıtır. Yazılarında genellikle belirsizlik, korku ve yalnızlık temalarını işler. Kafka'nın en önemli eserleri arasında "Dönüşüm", "Dava", "Şato" ve "Amerika" yer alır. Bu eserler, modern insanın yabancılaşmasını, bürokratik sistemlerin baskısını ve bireyin kimlik arayışını konu alır. Kafka, yaşadığı dönemde eserlerinin değeri tam olarak anlaşılmamış olsa da, ölümünden sonra edebiyat dünyasında büyük bir etki yaratmıştır. Eserleri, dünya edebiyatını derinden etkilemiş ve birçok farklı disiplinde (felsefe, psikoloji, sosyoloji) üzerine çalışmalar yapılmasına yol açmıştır. Kafka, eserlerinde genellikle kendi hayatından ve deneyimlerinden izler taşır. Babasıyla olan karmaşık ilişkisi, iş hayatındaki başarısızlıkları ve sağlık sorunları, eserlerinin temel temalarını oluşturur. Kafka'nın eserleri, ölümünden sonra Max Brod tarafından yayımlanmış ve dünya çapında tanınmıştır. Kafka, herhangi bir büyük ödül kazanmamış olsa da, eserleri dünya edebiyatının klasikleri arasında yer alır ve birçok dile çevrilmiştir. Yaşadığı dönem, I. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'sının sosyal ve politik çalkantılarının yaşandığı bir dönemdi. Bu dönem, Kafka'nın eserlerindeki karamsarlık ve umutsuzluk temasını etkilemiştir.